15 Ekim 2012 Pazartesi

25 adet köpekçik



Şunun daha küçük çaplı olanını bu yaz yaşadım. Bu yüzden bu bisikletli Yunan arkadaşa %100 hak veriyorum. Ancak ben orada köpekleri engelleyen çobana bağırmaktan ziyade müteşekkir olduğumu falan belirtirdim. Zira sinirlenmesi halinde tek işaretiyle harekete geçebilecek 25 adet köpekçik var. Riskli yani.. Zaten çemkirmek benim doğamda yok.. :) I luv me <3 nbsp="nbsp" p="p">
Yalnız şaka bi yana bu bazı yerlerde başı boş dolaşan köpek sürüleri çok büyük tehlike saçıyor. Özellikle geceleri. Bu yüzden buradan yetkili mersilere bu tehlike saçanların barınaklara alınmasını talep ediyorum.

Bi de kendinden büyük köpeği olanların elinden alınsın o hayvanlar. Valla. Sen hayvanı gezdirmeye diye çıkarıyosun dışarıya ama hayvan seni gezdiriyo be ablacım/abicim. O kocaman hayvan kendini kasmadan bile senden kurtulup herkesi YİYEBİLİR! :-O  Sen hava atıcan diye benim yusuflamam gerekmiyo her seferinde. :(

not: askjfghadf tamam YİYEBİLİR! kısmında biraz uçmuşum. ama ben küçükken köpekler insanları yiyiyodu diye biliyodum. :( fucking dogs!

Oha olm ne doluymuşum ben bu köpekler hakkında. :) Sade şu vidyoyu izledim. Aktı gitti valla yazı. Diyorum zaten ben hep, izlediğim şeylerden etkilenen 1 insanım. 

4 Eylül 2012 Salı

Keşke orada olabilseydim

....dediğim nadir anlardan biri.



Yalnız dinlerken sesi açın. Zira BBC kısık almış sesi.

31 Ağustos 2012 Cuma

1.44


Geçen dolabımı karıştırırken arkalardan bi cisim buldum. Bak "cisim" diyorum o kadar yabancılaşmışım. Bi baktım benim ortaokul 1. sınıfta bilgisayar dersi ödevimi yaptığım disketmiş. Elime alınca öyle garipsedim ki.. Şimdiki minicik usb'lerin yanında o kadar -afedersiniz- kalas duruyordu ki gülmekten kendimi alamadım. :) Sonra da düşündüm. Daha dün gibi aklımdaydı şu ödevi yaptığım an. Bir Word dosyasına konulu bir kompozisyon yazıp içine atmıştım. İyi de puan almıştım hani o ödevden de. ;) Üzerine baktım kapasite 1.44 MB yazıyor. :) 1.44 yaa. Bildiğin bir buçuk megabayt. :) Ahaha. Bu beni daha çok güldürdü. Yani dışarıdan elinde bir cisim, bakıp bakıp iki saat gülen bu insanı gören biri  garipserdi gerçekten. Bazen bir fotoğrafın bile 3-4 MB olduğu şu günlerde gerçekten insana ortaçağdan kalma bir cisimmiş gibi geliyor bunlar. Halbu ki en fazla 7-8 sene öncesidir muhtemelen. İnsanlığın ne büyük hızda yol katettiğinin daha iyi farkına vardım bu sayede.

Şimdi bunları buraya yazıyorum da 7-8 sene sonra 2020lerde gelir bu yazıyı bulup okursam daha çok gülecekmişim gibi geliyor. :) Mesela: "Ahaha 8GB usb'den bahsediyomuşum yaa. :) Ahaha." diyerekten. Kim bilir? Belki de demem. Çünkü o zamana kadar kıyamet de kopmuş olabilir yani. 2012'deyiz. Dırırım.. Dırıdım... (Yazar burada gerilim müziği vermeye çalışıyor)

16 Temmuz 2012 Pazartesi

Dört Mevsim


Şu dört mevsimi de yaşama olayı olmasa ne güzel olurdu di mi hayat. Ben şahsen sadece sonbahar ve ilkbaharı yaşayalım istiyorum. Herşeyin aşırısı zararlı. Sıcağın da, soğuğunda. Mesela yazın "Londıra ve Amısterdam" gibi olalım. Kışın da "Fıloransa ve Selanik" gibi olalım. Ne dersiniz? Nasıl fikir?

Tabi ki bunlar gerçekleşmeyeceği için ben kendi yöntemimi buldum. İleride zengin olunca (bak ne kadan emin konuşuyorum) Türkiye'ye kış gelince hooop atlıcam uçağa doğru Melbourne, Sydney.. Sonra yaz mı geldi? Hooop atlıcam uçağa......... Yine Melbörn Sidney tabi ki... :) Ahaha. Ama Allah var iyi fikir di mi. :)

Değil mi? :(  Neyse.

Oyyşşh bu sıcakta bu kadar serin hayalden sonra gelelim gerçeklere. Sınav sonuçlarının açıklanmasını bir annenin savaştan dönen oğlunu beklemesi gibi, ne bileyim bir kutup ayısının bahts...jkdfghdw her neyse oraya girmeyeyim. :) Sabırsızlıkla bekliyorum kısacası.

Ahaha :) Bu arada daha demin nelerden bahsediyodum yok zenginlik, sidney midney, şimdi bahsettiğim şeye bak. :) Ahahaaaa.... TAM BİR İRONİYİM. :) Allahım sen akıl fikir ver şu kuluna şu sıcaklarda. Kafa gitti. Ama kafa nereye biz oraya.... Gerçekler acıdır anlamam lazım. :( :(

Bİ NOT: Bİ DE İLERİDE ZENGİN OLUNCA EVİMİN HER ODASINA KLİMA TAKTIRCAM :( :( SADECE Bİ ODADA YETMİYO. BANYOYA BİLE TAKTIRCAM... :(

Madem ki bu Kırmızı Acı Biberlerin konseri varmış Türkiye'de onların bi şarkısını koyiyim. Amanın.. Grubun isminde bile "hot" geçince bi acayip oluyorum. :/ :/ Koysanıza grubun adını şöyle ICEBERG falan filan. :/


Listen or download Red Hot Chilli Peppers Can't Stop for free on Prostopleer

10 Temmuz 2012 Salı

Konvoy


Şu köprü trafiği hakkatten dedikleri kadar varmış. O nasıl bir kuyruktur öyle! Bolu'dan sabah 1.5 saatte İstanbul'a geldik ama 1.5 saatte de Ümraniye'den ancak Avrupa yakasına geçebildik. Çok feci bir durum. Hayatımda ilk kez trafikte bu kadar saat bekledim. Bi de radyoda bi adam çıkmış car car ötüyo bu trafik hakkında sinirlerimi bozdu. :)

Ama herşeye rağmen İstanbul güzel. O trafikten sonra köprüden geçerken o manzarayı görmek bile unutturuveriyor herşeyi.

Sana bir köprüden baktım Aziz İstanbul!...



Sing by Travis on Grooveshark

28 Mayıs 2012 Pazartesi

Yağmurunu alsaydın ya yanına

Bu hikaye yaşanmıştır ve tamamen gerçektir.... Dur la böyle yazınca Gerçek Kesit'in girişi gibi oldu. İtiraf ediyim bir zamanlar Gerçek Kesit'i izliyordum. HEM DE KEYİFLE! :) Her neyse konuya döniyim.

Bugün sınavdan çıkıp eve gelmek için otobüse binmeden önce öğlen yağan sağanak yağmura açıkta yakalandım ve sırılsıklam oldum. Otobüse binip koltuğa oturduğumda "Öff be sırılsıklam oldum" diye söylendim kendi kendime. Sağ çaprazımdan bir ses duydum. Ses te şuydu: "Evladım yağmurunu alsaydın ya yanına." Ben ilk önce "Hönk!" pozisyonunda kaldım birkaç saniye. O birkaç saniyede de "Ne diyosun dede. Edebiyat mı yapıyosun kendi kendine?" diye geçiriverdim içimden. Daha sonra acaba adam duayen bir yazar veya şair mi diye inceden süzdüm amcayı. Hiç de öyle birine benzemiyordu. Daha çok kıraathaneye okey oynamaya, gazete okumaya ve ülkeyi kurtarmaya giden birisi gibiydi. Herneyse sonra "Yağmurum?" diye karşılık verdim amcaya. Amca da "He oğlum yağmurun." dedi. Ben " Amca bildiğimiz yağmur mu bu bizim? dedim amca da " İşte yok mu böyle naylondan, atsaydın üzerine." dedi. Ben anca anladım olayı. İstemsiz bir gülüşle "Haa siz yağmurluk diyorsunuz. :)" diye karşılık verdim. "He işte ondan ondan" diye gülerek karşılık verdi amca da. Ve daha sonra ben günlük konuşma literatürüne yeni eklenen bu kelimeyi öğrenmenin mutluluğuyla evime doğru yol aldım.... :)

(Yalnız feci şekilde bitirdim konuyu. Benden bırak yazarı, şairi, blog yazarı bile olmaz ama burası beleş diye yazıyoruz işte katlanın. :) ) Hadi cep telefonuna "cep" denilmesini anlarım, günlük konuşma literatürüne girmiş bir sözcük. Ama yağmurluk anlamındaki "yağmur"? Yoo yoo hayır. :) Lütfen yeni sözcükler türemesin artık. Zaten bir günde kullandığımız kelime çeşitliliği az (öyle diyolla haberlerde) bi de böyle şeyler çıkmasın. :) Ben bu kadar kelimeyle mutluyum. :)